20 maddede Boris Pasternak


1.Boris Leonidoviç Pasternak (1890-1960) dünyada daha çok Doktor Jivago adlı romanı ile tanınsa da Rusya’nın en önemli şairlerinden biridir.

2.Babası sanat profesörü ve ünlü bir ressamdı. Tolstoy,  Rilke, Rahmaninov gibi önemli isimlerin portrelerini yapmıştı. Annesi ise piyanist Rosa Kaufman idi.

3.Pasternak entelektüel bir ortamda büyümüştü. Müzik kariyeri planlamıştı ama bundan vazgeçerek şiire yöneldi. Moskova Üniversitesi ve Almanya'daki Marburg Üniversitesinde felsefe eğitimi gördü. 


4.Ayağındaki sorun nedeniyle I. Dünya Savaşı’na doğrudan katılamadı ve Ural’larda bir kimya fabrikasında çalıştı. Devrim sonrasında ise kütüphanede çalışmaya başlamıştı.

5.Boris Pasternak Ekim Devrimi sonrasında ailesi ve birçok yakın arkadaşının tersine Rusya'yı terk etmemişti.

6.1921 yılında yayımlanan “Kız Kardeşim, Hayat” adlı eseri Rus şiirine farklı bir bakış geçirmişti. İlk şiirlerinde sembolizm ve fütürizm etkileri vardı. İmgeleri ve söz dizimi açısından Rus şiirinde önemli bir yenilik denemişti. Pasternak’ın temaları daha çok doğa, hayat, insanlık ve aşk üzerinedir.

7.Pasternak’ın hayatındaki ilginç olaylardan biri ressam olan babasının portresini yaptığı İda Wissotzkaya adındaki zengin bir ailenin kızına aşık olmasıydı. İda'ya evlenme teklif etti. Ancak ailesinin telkinleri sonrasında İda bu teklifi reddetti. Ailenin gerekçesinde daha çok genç şair Pasternak’ın geleceğine olan inançsızlık vardı.

8.Pasternak’ın belli bir döneme kadar komünist sistem ve Stalin ile barışık olduğu söylenebilir. Hatta Stalin’in onu evinden aradığı da olmuştu. Ancak Pasternak’ın özellikle 1936 sonrasında ortaya çıkan baskıcı ve trajik uygulamalar sonrasında fikirleri değişmeye başlamıştı.

9.Pasternak, şair Anna Ahmatova ve yazar Mihail Zoşçenko’nun suçlandığı Yazarlar Birliği toplantısına katılmayı istemediğinden Birliğin yönetim kurulundan çıkarılmıştı.

10.Ahmatova’ya yardım edip para verdi. Belki de bu tavırları yüzünden Pravda’da çıkan bir yazıda onun için “yabancı” ve “Sovyet gerçeğine uzak” nitelemeleri yapılmıştı. 

11.Bütün bunlar sonrasında inzivaya çekilerek önemli eseri Doktor Jivago’yu yazdı. Doktor Jivago Stalin'in ölümünden iki yıl sonra 1955'te tamamlandı. Stalin sonrası olumlu atmosfer nedeniyle romanın yayımlanabileceğini ummuştu. Ama bu gerçekleşmedi. Doktor Jivago Sovyetler Birliğinde ancak 1988 yılında yayımlanabildi.

12.Kitabın elyazmaları 1957 yılında İtalya’ya ulaştı ve orada yayımlandı. 1958 yılında İngilizcede yayımlandı ve 18 dile çevrildi.

13.Romanda, Bolşevik Devrimin ve iç savaşın trajik ortamı içerisinde Jivago tarafından temsil edilen eski aydın sınıfın bakış açısından söz edilmesi mümkündür. Pasternak bizi I. Dünya Savaşı, Bolşevik Devrim ve iç savaşın içinden bir şair duyarlılığı ve vicdanı ile ustaca geçirmektedir. Savaşın acımasızlığını yaşayan Jivago bir yandan da iki kadın arasında kalır.

14.Pasternak 1958 yılında Nobel ödülünü kazandı. Başvuruyu 1957 yılında bu ödülü kazanmış olan Albert Camus yapmıştı. Kitabın Rusça nüshasının Nobel Komitesine nasıl ulaştırıldığı konusundaki tartışmalar ve diğer nedenlerle parti ve edebiyat çevrelerinin eleştirilerine hedef oldu. Ödülü almayı reddetti. 

15.Nobel ödülleri internet sayfasında, Pasternak’ın çağdaş lirik şiir ve Rus destan geleneğindeki önemli başarıları nedeniyle ödüle layık görüldüğü ifade ediliyor.

16.Nobel ödülü sonrasında aleyhinde kampanya başlatıldı. Sovyet Yazarlar Birliği'nden çıkarıldı ve gelirlerinden de mahrum kaldı. Sınır dışı edilmesi yönünde talepler gündeme getirildi. Kruşçev’e yazdığı mektupta anavatandan ayrılmanın ölümle eş anlama geleceğini söylemişti.

17.”Bahtiyar Ol Nazım” adlı kitabında Vera Tulyakova Nazım’a hitaben şu satırlara yer veriyor Pasternak hakkında:

“Pek çok kez memur zihniyetlilerin sana kızacaklarına aldırmadan, Pasternak’ı korumak için uğraşmıştın. Basımının hemen ardından Stokholm’de Doktor Jivago’yu alıp okumuş, yanında getirmemiştin. Parti’nin kültür ve sanat işleri merkezine gidip aklınca kurnazlık yapmış, bu “sıkıcı” romanda kötü bir şey olmadığını anlatmaya çalışmıştın. Sadece şiirlerinin mükemmel olduğunu söylemiş, dahilerden korkmamak gerektiğini anlatıp durmuştun…” 

18.Pasternak’ın hayatına genel olarak bakıldığında ülkesindeki olumsuz uygulamaları eleştirmek ve vatanını savunmak arasındaki ince çizgide acı çekmiş bir insan demek mümkün Onun için.

19.Boris Pasternak 1960 yılında Moskova yakınlarındaki Pederelniko’da hayata veda etti. 1989’da oğlu Yevgeniy Borisoviç Pasternak Stokholm’e giderek Nobel Ödülü’nü aldı.

20.Türkçe’de çok sayıda şiiri bulunan Pasternak’ın Cemal Süreya tarafından çevrilmiş “Öyledir, öyle başlar” adlı şiiri aşağıda yer alıyor:

İnsan iki yaşında da öyle başlar işte 
Ezgilerin karanlığına sıyrılır kucaklardan, 
Cıvıl cıvıl cıvıldar, mırıldar bir süre, 
Derken, üçüne doğru, sözler dökülür ağzından. 
Öyledir işte, yavaşça başlarsın anlamaya, 
Kapılıp bir türbinin büyük gürültüsüne, 
Sen misin bu, bir başkası mı yoksa, 
Yabancılaşmıştır evin, bir gölgedir annen de 
Bu zalim leylâk parıltısının nedir derdi? 
bu dökülen, bu inen bir park kanepesine, 
Nedir? çocukları kaçırmak gibi bir şey mi? 
Öyledir işte, kuşlar öyle doluşur içine. 
Arttıkça artan kıvamını bulan acılardan: 
Yüreğinde ulaşılamayanın özlemi, uzak yıldızlar, 
Faust gibi olduğun, kafan bulandığı zaman 
Öyledir, öyle başlar çingene çalgıcılar. 
Uçaraktan yüce yüce gök katlarından 
Çevrili alanlar görürsün, evsiz topraklar, 
ve denizler bir iç çekiş kadar ansızın, 
İşte tıpkı öyle doğar heceler ve uyaklar. 
Yulafların üstünde, sırtüstü, yaz geceleri, 
yakarır durur: her şey yerini alsın diye, 
Sakınarak gözünden şafağı ve evreni 
Öyle olacaktır, öyledir dalaşımız güneşle. 
Öyledir, öyle başlar yaşamak, dizelerle.


KAYNAKLAR:
-Riasanovsky, N. ve Steinberg, M., Rusya Tarihi
-FIGES, O., Nataşa’nın Dansı
-Tulyakova, V., Bahtiyar Ol Nazım
-www.wikipedia.org
-www.britannica.com
-www.antoloji.com

Yorumlar