Kurtarıcı İsa Katedrali’nin Hikayesi


Moskova'nın en önemli turistik mekanlarından birisi olan Kurtarıcı İsa Katedrali’nin hikayesi hem Rusya tarihinin ana dönemleri ile olan etkileşimi hem de ilginç bir yıkılış ve yeniden varoluş öyküsü olarak dikkate alındığında ilginç görünüyor.

Rusya tarihini imparatorluk öncesi dönem, imparatorluk Rusyası, Sovyet Rusya ve günümüz Rusyası olarak dönemlendirmek mümkündür. Bu dönemlerin her birinde çok farklı sosyal, kültürel, idari ve ekonomik koşullar söz konusu olmuştur.


Ayrıca dönemlerin her birinde dinin günlük yaşamdaki önemi ve politik olarak konumlandırılışı da birbirinden farklılık arz etmektedir. Tahmin edileceği üzere Sovyet Rusya döneminde yönetimin dine ve kiliselere bakışı mesafeli olmuştur. 

Komünizmin çökmesi sonrasında ise Ortodoksluğun tarihsel ve kültürel öneminin yeniden konumlandırılması çabaları söz konusudur. Ortodoks kilisenin aile kurumu, sosyal sorunlar, dinler arası iletişim gibi konularda önemli işlevleri olacağına inanılmaktadır.

Bu genel açıklamalardan sonra katedralin hikâyesine gelirsek, Napolyon'un 1812 yılında Moskova'dan kovulması sonrasında Çar I.Aleksandr tarafından Kurtarıcı İsa adında bir katedral yapılması emrediliyor. İnşaat çok uzun yıllar sürüyor ve açılışı 1883 yılında III.Aleksandr tarafından yapılabiliyor.

Ancak 1931 yılında Stalin tarafından bu önemli ve sembol katedralin yıkılarak yerine büyük bir Sovyet Sarayı yapılması emrediliyor.

1930’lu yıllarda ulusal endüstrileşmenin güçlendirilmesi amacıyla yoğun çabalara girildiği ve kaynak arayışının söz konusu olduğu anlaşılıyor. Bu kapsamda da özellikle bazı dini yapıların içerdikleri zenginlik ve altın nedeniyle dikkat çektiği görülüyor.

1930 yılında ilgili ekonomi birimi tarafından Merkez Yürütme Komitesine bir mektup yazıldığı ve bu mektupta kurtarıcı İsa Katedralinde yaklaşık 20 ton çok iyi kalitede altın bulunduğunun ifade edildiği, böyle bir lüksün ise Sovyetler Birliği için gerekli olmadığının belirtildiği söyleniyor.

Neticede Sovyet Sarayının yapımına başlanıyor ancak inşaat gerçekleşemiyor. Bunun nedenleri arasında kaynak yetersizliği, Moskova Nehri yakınlarındaki bölgenin zaman zaman taşkına uğraması, inşaat zeminindeki istikrarsızlık ve İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması yer alıyor.

Bazı inançlı insanlar ise inşaatın gerçekleşmemesini ilahi bir müdahale olarak görüyor.

Daha sonra Stalin tarafından saray inşasından vazgeçilerek alana halka açık büyük bir yüzme havuzu yapılması emrediliyor.

Ancak talih bir kez daha katedralin yüzüne gülüyor ve komünizmin 1991 yılında dağılması sonrasında katedralin orijinal planlara göre yeniden canlandırılması gündeme geliyor. Katedral 2000 yılında yeniden ibadete açılıyor. 1990’lı yıllardaki inşaat sırasında o dönem yaşanan büyük ekonomik sorunlar nedeniyle bu denli fazla para harcanması eleştiri konusu da oluyor.

Kurtarıcı İsa Katedrali Rusya tarihi açısından önemli çağrışımlar yapan, gerçekten etkileyici bir mimari ve yerleşke bütünlüğüne sahip bir katedral. Hemen arkada bulunan kanal üzerindeki köprü ve buradan görülen manzara Moskova’nın en güzel mekanlarından bana kalırsa. Kilisenin mimarisinde görev alan mimar ise Moskova'da aralarında Büyük Petro Anıtının da olduğu çok sayıda çağdaş yapıya imza atan Zurab Tseretelli.

Bugün söz konusu katedral önemli dini ve politik törenlere de ev sahipliği yapan çok önemli bir tarihi, turistik ve kültürel yapı niteliğinde. Burada yapılan Paskalya ya da Noel gibi törenlere zaman zaman Devlet Başkanı Sn. Vladimir Putin’in katılması da söz konusu oluyor. Bu kilise aynı zamanda 103 metre uzunluğu ile dünyanın en yüksek Ortodoks Hristiyan kilisesi.

Yorumlar