Bürokraside neler yapılmalı?


Osmanlıda özellikle 19. yüzyıldan itibaren yurtdışına önemli sayıda bürokrat gönderiliyordu. Mevzuat, kurumlar, yenilikler incelenerek toplum yararına olacak uygulamalar ülkeye kazandırılmaya çalışılıyordu. 18. ve 19. yüzyılda örneğin Rusya gibi ülkeler de benzer arayışlara giriyordu ve bu çabalarda özellikle soylu sınıfına önemli bir rol veriliyordu. Bizde soylu sınıfı olmadığı için hem Osmanlı hem de Cumhuriyetin ilk zamanlarından  itibaren bürokrasi önemli bir role sahip oldu.

Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşında önemli ölçüde yetişmiş insan kaybı yaşandı. Ama her şeye rağmen Atatürk ve Cumhuriyet Devrimi ile birlikte fabrikalar kuruldu, kurumların kalitesi artırıldı ve ülke kendi ayakları üzerinde doğrulabildi. O dönemdeki başarıda, devrimin heyecanı ve ülkeyi hızla kalkındırma tutkusu yanında güçlenen ve özgün karar alabilen kurumların önemli payı oldu.


Cumhuriyet dönemi boyunca devlet nitelikli bürokrasi yetiştirmeye özen gösteriyordu. Onları önemli sınavlara tabi tutuyor, eğitiyor, yurt dışına gönderiyordu. Hatta özel sektöre önemli geçişler oluyordu. Ama zamanla siyasetin etkisi arttı ve bugün özel sektördeki insan kaynağı bürokrasinin çok daha ilerisine geçti. Bu kötü bir şey değil ama bürokrasi kendini daha ileriye taşıyamadı. Bunun nedenleri az çok malum. Fırsat eşitliği, liyakat, personel eğitimi, kurumsallık konularında sorunlar oluştu. Her gelen kendi adamını kayırdı. Bu durum ister istemez huzuru ve çalışma ortamını da bozmuş oldu. Çalışanların onca zaman, maliyet ve emekle oluşan birikiminden kurumlar ve ülke yeterince yararlanamaz hale geldi. Gizli işsizler oluştu.

Oysa kurumların kalitesi ve insan kaynağı ülkelerin kalkınmasında hayati öneme sahip. Kurumları çekip çeviren, riskleri yöneten, topluma önemli katkılar veren kişiler bürokratlar. Türkiye’de uzun süredir bürokrasinin ve kurumların kalitesinin artırılması gereği çok önemli bir konu durumunda. Her şeyden önce kurumların ve bürokrasinin kendine olan güveni yeniden tesis edilmeli. Bürokrasi ve kurumlar ayak bağı olarak görülmemeli. İşin acı yanı da sistemdeki sorunların insanları da bozması. 

Yapılacaklar bana göre kısaca şöyle: Sözlü sınavları şeffaf, tarafsız ve profesyonelce yapacak bir uygulama, sürekli ve yoğun mesleki eğitim, düzenli kurum içi rotasyon, güçlü kurumsal mevzuat ve gelenekler, özellikle araştırma bölümlerinin atıl insanların gönderildiği yerler olarak görülmeyerek yetişmiş insan kaynağı ile desteklenmesi, yönetici adayları hakkında öncelikle kurum ve birim personeli tarafından oylama yapılması. 

Konu ve çözüm önerileri, üzerinde çokça durulmasını, uzun uzun tartışılmasını gerektiriyor. Yirmi iki yıllık bürokrasi deneyimimde birçok şeye tanık oldum. Ama bu yazıda olumsuz detaylara girmekten özellikle kaçındım. Yapmaya çalıştığım konunun önemine dikkat çekmek. Çünkü ülkenin kalkınması güçlü ve objektif yönetilen kurumların varlığına bağlı.

Yorumlar