Zamanı neden yönetemiyoruz?


Bu aslında R. Aleç Mackenzie’nin “Zaman Tuzağı” adlı kitabında dile getirdiği üzere yanlış bir soru gibi görünüyor. Buna rağmen çok kullandığımız bu sorunun neden yanlış olduğunu anlatmak için başlığa koymayı düşündüm. 

Zaman aslında felsefi temelleri de olan çok ilginç bir kavram. Ama basit anlamda evrenin ve insanın koyduğu bir ölçü ve şaşmaz bir düzen içerisinde ilerliyor. Yani insanın zamanı ne ileriye ne de geriye alabilme gücü yok. Bu açıdan bakıldığında da Mackenzie’nin söylediği gibi herkese eşit dağıtılmış bir kaynak. 

Dolayısıyla bizim zamanı yönetme gibi bir şansımız zaten yok. Sorun insanın kendini yönetmesiyle ilgili. İnsanın zamanı istediği gibi kullanabilmesi için kendini yönetmesi, kendi kendine kurduğu zaman tuzaklarını görmesi ve bunlara yönelik çözüm üretmesi gerekiyor. Mackenzie’nin dile getirdiği gibi aslında kendi kendimize zaman tuzakları kuruyoruz ve böylece kendimizin düşmanı haline gelebiliyoruz.


İnsan elbette çok karmaşık bir varlık. Ünlü yazar William Faulkner’a göre, yaşam bir devinimdir ve devinim insanın neyi devam ettirdiğiyle ilgilidir. Bunlar da hırs, güç ve zevktir. Herkes kendi seçimini yapar veya bir şekilde farkında olmadan bir durumun içinde olur. Tabi Faulkner'ın belirttiklerinin dışında iyilik ve sevgi yönlü unsurlara da yer vermek gerekebilir.

Neticede hepimizin hayatta yapmak istedikleri oluyor ve bunları yapamayacağımızı anladığımız zaman mutsuz olmaya başlıyoruz. Aslında Sokrates'in “kendini tanı!” sözünü akılda tutmakta fayda var. Yani önce kimim ve ne istiyorum diye sormak gerekiyor sanırım.

Bir de gerçekten istediğim şeyi istiyor muyum, o zaman ne yapmalıyım? Eğer amaçlarımızı ve hedeflerimizi bu şekilde belirlersek geriye gereğinin yapılması ve zamanın nasıl kullanılacağı kalıyor. Belli bir plan oluşturmamız, erteleme ve sürüncemede bırakma alışkanlıklarından vazgeçmemiz gerekiyor.

Aslında plan yapmak Mackenzie’nin dediği gibi sanki insanın özgürlüklerini kısıtlıyormuş gibi bir düşünce yaratabiliyor ve bu bizi rahatsız ediyor. Oysa insanın plansız bir şekilde ilerlediği, hedeflerini hayata geçiremediği ve dolayısıyla mutsuzluğunun kaynağı haline getirdiği bir durum tam tersine özgürlüğüne en büyük tehdidi oluşturuyor. Dolayısıyla planlamak önemli bir şey gibi görünüyor. Tabi şu sözü akılda tutmakta da yarar var: Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset. Ama planlamaktan söz ettiğim şey aslında genel olarak yaşam değil, belli bir işi gerçekleştirmeyi kastediyorum.

Biz genelde günlük olaylara fazla önem vererek, amaçlarımızı arka planda tutabiliyoruz. Dolayısıyla insanın kendi hayatını, kendi rutinlerini, kendi alışkanlıklarını, kendi çevresi ile olan ilişkilerini belli bir düzene sokması gerekiyor.

Günümüzün gittikçe artan dijital dünyasında insanın ilgisini çekebilecek çok şey oluyor. İnsan bu kolaycılığa ve tüketim tarafına geçmeye daha meyilli görünüyor. Oysa insanın hedeflerine ulaşabilmesi için zamanının gerektiği kadar bölümünü üretim tarafında kullanması gerekiyor. Somut bir örnek vermek gerekirse en azından zamanın belli bir bölümünü sosyal medya ve internetin uzağında bir çalışma düzeni içinde kullanmamız önem taşıyor.

Dolayısıyla tekrar etmek gerekirse insanın zamanı yönetmesi dediğimiz şey aslında insanın kendini yönetmesi ve öz denetimini kurması anlamına geliyor. Sonra da kendimizi tanımak ve anlamak, amacımızı belirlemek, örtülü de olsa bununla ilgili gerekli planlamayı yapmak gibi bir durum ortaya çıkmış oluyor.

Hedeflerimizin belirsiz olmaması, amacımız konusunda gerekli bilgiye sahip olmamız, sürüncemede bırakmamız ve disiplin yoksunluğuna kurban olmamamız için gerekli adımları atmak gerekiyor Mackenzie’ye göre.

Uzun yıllar içinde olduğum memuriyet ve bürokrasi hayatında gördüğüm en önemli konulardan biri yöneticilerin çok büyük bir bölümünün zamanı son derece kötü kullanması oldu. Gerekli planlamaların olmamasından, yöneticilerin asıl yapması gereken işler dışında siyasi, günlük ya da arkadaşlık ilişkileri ile olan haşır neşirlerinden kaynaklı kötü zaman kullanımları oluyor.

Dolayısıyla günümüzde bir yönetici için de en önemli şey günü nasıl kullandığı, sorumlu ve görevli olduğu işi nasıl kontrol ettiği, çalışanları bu yönde nasıl motive ettiği ile ilgili bir şey. Siyasi angajmanların, bir yerlere borçluluk duygusunun ya da başkalarına yarar ve menfaat sağlama gibi bir eğilimin iyi bir yöneticinin ajandasında yeri olmaması gerekiyor.

Yorumlar