Günümüzde ortaya çıkan yeni koşullar düşünüldüğünde eski ittifaklar önemini korurken, yeni ittifak seçenekleri de göz ardı edilmiyor. Bu anlamda dünyanın en yüksek nüfusuna sahip Çin (1,4 milyar) ve Hindistan’ın (1,3) kendi aralarındaki ve diğer ülkelerle olan ilişkileri dünyanın geleceği için de önemli olacağa benziyor.
ABD, Çin kaygısına karşılık yeni seçenekler arıyor ve Hindistan ile yakın işbirliğinde olmak istiyor. Rusya ise hem Çin hem de Hindistan ile stratejik ilişkilerini sürdürmek niyetinde.
Fakat Rusya’nın Çin ve Hindistan ile ilişkileri arasındaki farklara bakıldığında örneğin Rusya’nın Dış Politika Konseptinde yer alan ifadelerin bazı ipuçları verdiğini söylemek mümkün.
Söz konusu metinde Hindistan ile olan ilişkilerden bahsedilirken “tarihi dostluğa ve derin karşılıklı güvene dayalı özel imtiyazlı ortaklığı daha da güçlendirmek” ibaresi yer alırken Çin ile olan bölümde “eşit ve güvene dayalı ortaklık ve stratejik işbirliği geliştirmek” ifadesi bulunuyor.
Rusya eski başbakanı Dmitri Medvedev’in konuyla ilgili bir ifadesi önem taşıyor: “Hindistan ile ilişkiler ülkemizin en önemli dış politika önceliklerinden biri olacaktır. Karşılıklı dostluk bağlarımız sempati, güven ve açıklık üzerine kurulu. Açıkça söylemeliyiz ki, bu ilişkiler hiçbir zaman anlaşmazlıklar veya çatışmalar tarafından gölgelenmedi.”
Çin ve Rusya ilişkisi her iki taraf açısından da dünyayı dengeleme misyonu temelinde birbirlerine olan ihtiyaçlarını simgelerken bir yandan da çeşitli nedenlerle birbirlerini tarttıkları bir ilişkiyi gündeme getiriyor.
Hindistan ise nispeten daha uzak bir bölgede bulunuyor ve Rusya ile Sovyetler zamanından gelen bir dostluk ilişkisi söz konusu. Örneğin 1971 yılındaki Pakistan-Hindistan çatışmasında Rusya’nın aldığı tavır Hindistan için özel bir anlam taşıyor.
Moskova merkezli düşünce kuruluşu Levada tarafından 2017 yılında yapılan bir kamuoyu yoklaması, Rusların Hindistan'ı en iyi beş dostundan biri olarak tanımladığını, diğer ülkelerin ise Beyaz Rusya, Çin, Kazakistan ve Suriye olduğunu gösteriyor.
Geleneksel olarak, Hindistan-Rusya stratejik ortaklığının siyasi yakınlık, savunma, nükleer enerji, terörle mücadele işbirliği, uzay ve teknoloji alanında işbirliği bileşenleri üzerine inşa edildiği görülüyor.
Esasen 2019 yılında Çin ve Rusya arasındaki 110 milyar dolarlık ticaret hacmi ile kıyaslandığında Rusya ve Hindistan arasındaki 11,2 milyar dolarlık hacim düşük kalıyor. Ancak Rusya Hindistan’ın en büyük silah tedarikçisi ve nükleer santral anlaşmaları dahil birçok alanda önemli bir işbirliği söz konusu. Hindistan enerji ihtiyaçlarını ise nispeten kendisine daha yakın olan Arap ülkelerinden temin ediyor.
Rusya, Hindistan’da önümüzdeki dönemde 20'den fazla nükleer reaktör inşa etmeyi planlıyor. Her iki ülke ortak uçak geliştirmek ve üretmek yönünde işbirliği yapıyor. Yine bilim ve teknoloji alanında uzun vadeli bir plan dahilinde işbirliği söz konusu.
Tarihsel olarak, uzay alanında da Rusya ve Hindistan arasında önemli bir işbirliği deneyimi bulunuyor. Örneğin Hindistan’ın ilk uydusunun 1975 yılında Sovyetler Birliği tarafından fırlatıldığı görülüyor.
Rusya Hintli öğrenciler açısından da ABD ve Avrupa gibi önemli bir ülke. Rusya’ya en çok öğrenci gönderen ülkeler arasında BDT ülkeleri yanı sıra Çin ve Hindistan yer alıyor.
Hint dış politikası geleneksel olarak özellikle büyük güçler arasında taraf olmaktan kaçınsa da özellikle Çin’in yükselişi ve baş gösteren sınır sorunları karşısında ABD ve Japonya gibi ülkelerle yakın ilişki kurmaya çalışıyor. Rusya ile aralarındaki dostluğuna güveniyor ama Rusya’nın Çin ile ilişkisini de dikkatle izliyor elbette.
Aslına bakılırsa Çin, Hindistan ve Rusya bloku Batıya karşı önemli bir dengeleme misyonuna sahip ve bunu RIC, BRICS, Şangay İşbirliği Örgütü gibi kuruluşlar üzerinden somutlaştırmaya çalışıyorlar. Ancak ortaya çıkan yeni koşullar ve çok kutuplu bir noktaya doğru yol alan yeni dünya düzeninde ilişkiler daha karmaşık hale gelmiş durumda.
Hem Batıda hem de diğer bölgelerde geleneksel bloklara dair soru işaretleri yükselirken, enerji alanındaki gelişmeler, değişen güç dengeleri ve ülkeler arasındaki sınır sorunları gibi meseleler ülkelerin yeni arayışlarına da kapı aralıyor kanımca.
Hindistan ve Rusya ilişkisi açısından bakıldığında ise kendi aralarında pürüzsüz ilerleyen ilişkilere rağmen yeni güç dengelerinde ortaya çıkacak konumlarının önemli olacağı anlaşılıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder