Ruslar Hristiyanlığı nasıl ve neden seçti?

 

2016 yılı Kasım ayında Kremlin Sarayı yakınlarında çok önemli bir tören gerçekleşti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de katıldığı törende, elinde haçıyla Rusya'nın köklerini işaret eden 17 metrelik dev bir heykelin açılışı yapılmıştı. Bu kişi 988 yılında Rus devletinin dinini Hristiyanlık olarak belirleyen Prens Vladimir'di.

 

Rusların Hristiyanlığı kabul etmesi ve bunu hayata geçirme biçimleri son derece ilginç noktalar içeriyor. Bu konulara değinmeden önce Rusya Devlet Başkanı’nın yaptığı konuşmadaki ifadelerine yer vermek istiyorum:

 

“Bugün, manevi mirasımızı ve paha biçilmez birlik geleneklerimizi kullanarak, bin yıllık tarihimizi ilerletmek ve devam ettirmek için çağdaş zorluklara ve tehditlere karşı birlikte durmak görevimizdir.”


 

Lenin’i, “Bir zamanlar yeni bir Rusya uydurmakla ve Rus devlet geleneğinin altını oymakla" eleştiren, "Rusya Rus halkına dayanmalıdır,” diyen Putin şüphesiz Rusya’yı kökleri ile barıştırmayı hedefliyor. Rusya’nın köklü geleneklerini bir hayli önemseyen Putin Ortodoks Kilisesinin konumuna da değer veriyor ve önemli dini törenlere katılım sağlıyor. Bu noktada bir de Dostoyevski’nin “Ortodoksluğu anlamayanlar Rusya’yı asla anlamayacaktır,” sözünü hatırlayalım.

 

Rusların Hristiyanlığı nasıl seçtiği ve yaşadığı ise üzerinde önemle durulması gereken bir konu. Peki bu gerçekten bilinçli olarak bir seçim yapılması meselesi mi yoksa kendiliğinden gelişen bir süreç miydi?

 

Sanırım her iki özellikten de söz etmek mümkün. O dönem Rusya devletinin başkenti Kiev’di. Kievan Rus denen bu dönemde Rusların Bizans ile savaşlar ve ticaret anlaşmaları nedeniyle önemli bir etkileşimi söz konusu olmuştu. Hristiyanlık yavaş yavaş nüfus etmeye başlamış ve hatta Vladimir’in büyük annesi Olga Hristiyanlığı kabul etmişti. Fakat yine de Ruslar çoğunlukla Pagandı.

 

Şamanizm’le ortak noktaları olan Paganizm çok tanrılı bir din malum. Bu dine göre evrendeki her canlı ve hatta her nesne Tanrının bir yansıması. Dünyanın ve evrenin sonsuz olduğunu düşünen Paganlar reenkarnasyona inanıyor. Doğayı kutsal sayan bu dinin Rus kültürüne önemli etkileri olduğunu ve bugün de yaşayan bazı geleneklerin Paganizme dayandığını söylemek yanlış olmaz.

 

O dönem Avrupa’da gittikçe yayılan ve Rusya’da da etkisini gösteren Hristiyanlık ise Vladimir’in bilinçli bir kararı ile resmileştirildi. Bu durum esas olarak Bizans’la yakın olma ve güç kazanma stratejisinin bir sonucuydu. Fakat ilginç olan Vladimir’in üç büyük dini incelemek üzere heyet göndermiş olması. Ayrıca Hristiyanlığın Rusya’ya Roma’dan değil Bizans’tan gelmesinin çok önemli sonuçları olmuştu.

 

Vladimir’in gönderdiği heyetler Roma ve Almanya’daki kiliseleri basit bulmuşlardı. Volga’daki Müslüman Bulgarlara giden heyet ise onların dininde "neşe" olmadığını rapor etmişti. Diğer taraftan Yahudilik, devleti olmayan yenik insanların dini olarak belirtilmişti. Bizans’a giden temsilciler ise şunları yazdı: “Cennette miydik, dünyada mı bilemedik çünkü dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ihtişam ve güzellik yoktur.”

 

Böylece topluma yavaş yavaş nüfuz etmeye başlamış olan Hristiyanlık dini 988 yılında Rusya’nın resmi dini haline geldi. Fakat dinin yorumlanış ve ele alınış biçimi çok farklı bir etki yarattı. Bir defa Kievan sanatı, edebiyatı ve kültürü Bizans’tan ciddi şekilde etkilenmişti. Rusya’nın Roma Katolik kilisesinin dışında kalması ise Avrupa ve Latin medeniyetinden izole olmasına neden oldu ve kendi özgün yapısı içinde gelişmesini sağladı.

 

Rus kilisesinde sosyal hiyerarşi bulunmamakta, ibadet edenler ikonların önünde haç çıkararak etrafta özgürce dolaşmaktadır. Kimileri bu ibadet biçiminin Rus insanın yapısına çok  uygun olduğunu belirtir. 

 

Diğer taraftan Latince eksikliği ve yerel dillere verilen önem ile din kolayca anlaşılacak Slavca ayin biçiminde yaşanmıştır. Böylece din insanlarla daha iyi bütünleşmiş ve ulusal kültürün gelişimini kolaylaştırmıştır.


Dolayısıyla Rusların bu Ortodoksluk deneyimi çerçevesinde kendi kültürel ve geleneksel özelliklerini dinsel ibadetleri ile bağdaştırmaları üzerinde dikkatle durulması gerekiyor kanımca. Bununla birlikte bugün Rusya'da dinin günlük hayatta ne kadar önemli olduğu sorusuna verilen cevaplara bakılırsa Rusya'da bu konudaki hassasiyetler ABD ve Almanya gibi ülkelere göre daha geride. Tabi bunun en önemli nedeni komünist dönemin dine olan bakış açısı. 

 

 

KAYNAKLAR:

-RIASANOVSKY, N. ve STEINBERG, M., Rusya Tarihi

-EVTUHOV, C. ve STITES R., Rusya Tarihi

-FIGES, O., Nataşa’nın Dansı

Yorumlar